1 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Hubei bölgesinin başkenti olan Wuhan şehrinde belirli neden olmaksızın gelişen ve tedavilere yeterli yanıt vermeyen bir zatürre görülmesi üzerine bu hastalarda SARS-CoV-2 olarak adlandırılan yeni bir koronavirüs tespit edildi. Kişiden kişiye damlacık ve solunum yoluyla bulaşabilen virüsün bulaşma oranı 2020 Ocak ortasında artış gösterdi. İlerleyen zamanlarda ise diğer kıta ülkerinde yaşanan virüs vakaları rapor edilmeye başlandı. Bu durum üzerine 11 Mart 2020’de WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından küresel salgın ilan edildi. Ülkemizde ilk tespit edilen COVID-19 vakası Sağlık Bakanlığı tarafından 11 Mart günü açıklandı. Ülkemizdeki virüse bağlı ilk ölüm ise 15 Mart 2020'de gerçekleşti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 1 Nisan 2020'de yaptığı açıklamada koronavirüs vakalarının tüm Türkiye'ye yayıldığını açıkladı.24 Nisan 2021 tarihi itibarıyla dünyada 146.871.505 onaylanmış vaka, 124.880.565 iyileşen varken virüs nedeniyle 3.107.122 hasta öldü. Ülkemizde ise Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 4.591.416 vaka saptanmış olup, 38.011 kişi hayatını kaybetmiştir.
22 Ocak 2020 tarihine dek kesin laboratuvar teşhisi konulabilen ilk 425 hastanın Wuhan'daki araştırmacılar tarafından yapılmış olan analiziyle, virüsün ilk defa insandan insana bulaşmasının Aralık ayının ortalarında gerçekleştiğini tahmin edildi. İlk günlerinde enfeksiyona yakalanan hasta sayısının her 7 günde bir ikiye katlandığı da tahminler arasında yer aldı. Hastaların medyan yaşı 59 ve ortalama kuluçka süresi 5 gün idi.
Virüs, insandan insana, havada veya yüzeylerde bulunan virüs içeren damlacıkların nefes yoluyla vücuda girmesiyle bulaşmaktadır. Hastalığın herhangi bir belirti göstermeden de insandan insana bulaşabileceğine dair bulgular mevcuttur. Bunun gibi belirti göstermeden bulaşma vakalarının salgının yayılmasında ne kadar rol oynadığı halen net olarak bilinmemektedir. Eğer oynadığı rol büyükse bu salgının kontrol edilmesini zorlaştıracaktır. Bulaştırıcı taşıyıcı kişinin bulunduğu ortamda nefes alıp vermesi, konuşması, hapşırması, öksürmesiyle ortama virüsleri dağıtır. O ortamdan bulaştırıcı kişi gitse bile virüsler ortam şartlarına göre bir süre daha hayatta kalabilir, ortam havalandırılmıyorsa virionla ortamda bulunmaya devam eder ve bu süre içerisinde başka birisi geldiği zaman gelen kişi virüsle enfekte olabilir. Enfekte olan kişide hastalık, 2-14 (27'ye kadar çıkabilir) gün süren bir kuluçka süresinden sonra birden başlayan yüksek ateş, öksürük ve nefes darlığı ile karakterizedir. Bazı hastalarda boğaz ağrısı ve burun akıntısı da görülmüştür. Hastalık genellikle orta-ağır bir klinik seyir göstermektedir. Hastalığın komplikasyonları ağır pnömoni, septik şok, akut respiratuvar distres sendromu (ARDS), çoklu organ yetmezliği ve ölüm olarak duyurulmuştur.
Ülkemizde Covid-19 hastalığının yayılımının önlenmesi için zorunlu maske uygulanması, sokağa çıkma kısıtlamaları, kapalı alanlarda yapılan toplantıların iptal edilmesi, okulların, kafe ve restorqanların kapatılması vs gibi birçok önlem alınmıştır. Ancak gerek halkın tedbirlerin yeterince uymaması; gerek kural koyucu niteliğindeki kurumların tedbirlere uyulması ve denetiminin aksatılması gibi problemler yüzünden salgın yönetiminde başarı sağlanamamıştır.
Salgınla mücadalede yalnız bırakılan sağlık personellerinin çalışma sürelerinde ve koşullarında iyileştirme sağlanamadığı gibi; var olan en temel özlük hakları da (izin, istifa, tayin vb.) çıkarılan genelgelerle engellenmiştir. Ek olarak salgın konusunda iş yükü artan öğretmen, polis, jandarma gibi personellerin de çalışma koşullarında iyileştirici düzenleme yapılmamış; salgın yönetimi bu kişilerin bireysel özverileriyle sağlanmaya çalışılmıştır.
Salgının başlangıcının üzerinden 1 yıl geçmiş ve yapılan hatalardan ders alındığını görmek ve önümüzdeki dönemde daha iyi salgın yönetimini görmek sağlık çalışanları da için de evlerinde hastalığın bitmesi için fadakarlık yapan değerli halkımız için de en büyük temennidir. Mevcut dönemde aşılama tek çıkar yolumuz olarak görünmektedir. Normalleşme çalışmalarının başladığı yeni dönemde aşılama programının hızlandırılması; aşının ulaşılır ve herkes için kapsayıcı olması gerekmektedir. Buna rağmen aşılama çalışmaları için yeterince özendirici ve bilgilendirici çalışmalar yapılmaması, aşıya ulaşımın herkes için adil ve kolay olmaması endişe vericidir. Aşı stokları konusunda en yetkili ağızdan yapılan çelişkili açıklamalar ise endişemizi artırmaktadır. Mevcut tabloda özendirici, bilgilendirici ve kapsayıcı bir aşı programı ülkemiz için ivedilikle ve taviz verilmeden uygulanmalıdır.