VETERİNER HEKİMLERİN SORUNLARI :
1. Özlük hakları, Yıpranma Payı ve Fiili Hizmet Zammı :
Kamuda çalışan veteriner hekimler, yıllarca yıpranma hakkından yararlandılar. Emekli Sandığı Kanunu uyarınca, “Tarım Bakanlığı, Zirai Mücadele ve Karantina Teşkilatı ile Veteriner Teşkilatında vazife gören memur ve hizmetlilerin, zirai mücadele ve zirai karantina teknik ve idari işleri ile salgın, bulaşıcı, paraziter hayvan hastalıklarıyla mücadele işlerinde” çalışanlar, yılda 60 gün fiili hizmet süresi zammından yararlanıyordu. Altı yıl hizmetleri, yedi yıl olarak kabul ediliyordu. 2006 yılında sosyal güvenlik reformu yapılırken, Emekli Sandığı Kanunu’ndaki bu hüküm 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na taşındı.
Anayasa Mahkemesi (AYM),5510 sayılı Kanun’un bazı maddelerini iptal etti. Bunlar arasında, veterinerler ile ilgili düzenleme de yer aldı. AYM’nin gerekçeli kararında, “Hayvan hastalıkları ile mücadele işlerinde çalışan veteriner, vazife gören memur ve hizmetliler fiili hizmet süresi zammından yararlandırılmalarına karşın, insan sağlığı konusunda çalışan doktor ve diğer sağlık personelinin de bu zamdan yararlandırılmamasının eşitlik ilkesi ile bağdaşmayacağı açıktır. Çünkü, doktor ve diğer sağlık personeli de benzer tehlikelerle yüz yüze bir çalışma yaşamı sürdürmektedirler” denildi. Gerekçeli kararda ayrıca, kamudaki veteriner hekimlere sağlanan hakkın özel sektörde çalışanlara sağlanmamasının da eşitlik ilkesine aykırı olduğu vurgulandı.
2008 yılında 5510 sayılı Kanun’da değişiklik yapılırken, veterinerlere de insan sağlığıyla ilgili çalışanlara da yıpranma hakkı verilmedi. Bunun üzerine 2008 yılından itibaren veteriner hekimlerin yıpranma hakkı sona erdi.
Ağustos 2020 yılında çıkartılan kanunla veteriner hekim ve veteriner sağlık teknisyenleri dışında kalan tüm sağlık hizmetleri sınıfındaki meslek mensuplarına yıpranma hakkı sağlandı. Bunlara yılda 60 gün fiili hizmet süresi zammı verildi.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçesi kabul ettiği eşitlik ilkesinin gereği, insan sağlığıyla ilgili işlerde çalışanlar için sağlandı ama hayvan sağlığıyla ilgili işlerde çalışanlar için sağlanmadı.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, dünyada 200’den fazla hayvansal (zoonotik) hastalık bulunuyor. İnsanlarda görülen infeksiyon hastalıklarının yüzde 60’ının zoonotik olduğu değerlendiriliyor. Deli dana hastalığı, brusella, tüberküloz, kuş gribi, şarbon, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA),kuduz, domuz gribi insanlara bulaştığında tehlikeli sonuçlara yol açan hastalıklara karşı veteriner hekimler, kaynağında müdahale etmek zorunda kalıyor.
Ağustos ayında çıkartılan kanun kapsamında kamudan emekli uzman doktor ve diş hekimlerinin aylıklarına 2 bin 220 TL, uzman olmayanların aylıklarına da bin 697 TL ilave zam yapıldı. Fakat bundan veteriner hekimler faydalanamamaktadır.
Anayasanın eşitlik ilkesine uygun olarak ister kamu ister belediye isterse serbest veteriner hekim ve gıda sektöründe çalışan tüm veteriner hekimler tehlikeli meslek sınıfında yer alması sebebiyle diğer sağlık çalışanlarında var olan özlük haklarından yararlanmalıdırlar.
2. Sağlıkta Şiddet Yasası :
Sağlıkta şiddeti önleme amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan 'Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi', TBMM’de kabul edildi. Sağlık hizmet sunumunda, hasta veya hasta yakınlarından kaynaklanan şiddetin önlenebilmesi için yapılan yasal düzenleme Meclis’te grubu bulunan bütün siyasi partilerin ortak imzasıyla sunuldu.17.04.2020 tarih ve 31102 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Bu Yasayla, kamu ve özel sağlık kuruluşlarında çalışan sağlık çalışanları ve yardımcı sağlık çalışanlarına görevleri sebebiyle kasten yaralama, tehdit, hakaret veya görevi yaptırmamak için direnme suçlarının işlenmesi halinde Türk Ceza Kanununa göre verilecek cezalar yarı oranında artırılacak ve ertelenemeyecektir.
* Suç sağlık veya yardımcı sağlık çalışanına karşı görevi sebebiyle işlenmişse;
* Kasten yaralama suçunun cezası 9 aydan 4,5 yıla kadar hapis,
* Hakaret suçunun cezası 1,5 yıldan 3 yıla kadar hapis,
- Tehdit suçunun cezası 9 aydan 7,5 yıla kadar hapis,
- Görevi yaptırmamak için direnme suçunun cezası 9 aydan 4,5 yıla kadar hapis olarak uygulanacaktır.
- Ayrıca, iki yıla kadar hapis cezalarının ertelenebilmesine imkan veren Türk Ceza Yasasının 51. Maddesi, suçun sağlık ve yardımcı sağlık görevlilerine karşı görevleri sebebiyle işlenmiş olması halinde uygulanmayacak, ceza bu sebeple ertelenemeyecektir.
Veteriner Hekimler görevlerini icra ederken ağır şiddet olaylarına uğramalarına maddi manevi zararlar yaşamaları, ağır psikolojik travmalar atlatmalarına rağmen devlet tarafından yine sağlık sınıfında görülmemiş ve sağlıkta şiddet yasası kapsamı dışarısında bırakılmıştır. Özellikle Veteriner Hekimler üzerinde uygulanan piskolojik şiddet nedeniyle intihar olaylarında her geçen yıl büyük artış görülmektedir. Bütün bu sebeplerden dolayı tüm veteriner hekimler yapmış oldukları kamu yararına yönelik hizmetler esnasında sağlık sınıfında yer alan diğer meslek gruplarında olduğu gibi şiddet karşıtı yasalarla koruma altına alınmalı ya da bu yasalara dahil edilmelidir.
3. Bürokrasi altında ezilme :
Veteriner Hekimlik mesleği 1954 yılında çıkartılan 6343 sayılı ‘’ VETERİNER HEKİMLİĞİ MESLEĞİNİN İCRASINA, TÜRK VETERİNER HEKİMLERİ BİRLİĞİ İLE ODALARININ TEŞEKKÜL TARZINA VE GÖRECEĞİ İŞLERE DAİR KANUN ’’ ile düzenlenmiştir.
2010 yılında Avrupa Birliği uyum yasaları kapsamında 5996 sayılı ‘’ VETERİNER HİZMETLERİ, BİTKİ SAĞLIĞI, GIDA VE YEM KANUNU’’ çıkartılmış ve Tarım ve Orman Bakanlığına sınırsız ve TBMM’in yetkilerini vermiştir. Açılan davalar ile bir çok maddesi iptal edilmesine rağmen Tarım ve Orman Bakanlığı 5996 sayılı kanunu dayanarak alarak bir çok yönetmelik çıkartmakta, çıkarttığı bu yönetmeliklerle Serbest Veteriner Hekimler üzerinde bürokratik baskı kurmakta ve orantısız para cezaları uygulamaktadır. 5996 sayılı kanunla normlar hiyerarşisi ortadan kaldırılıp uyulması imkansız talimatlar veteriner hekimlere çıkarılmakta ağır para cezaları ile veteriner hekimler sindirilmeye ve 6343 sayılı meslek kanununa aykırı hareket etmeye zorlanmakta, meslek yapılamaz hale getirilmektedir. Bakanlık 5996 sayılı kanundan aldığı güçle ben istedim oldu mantığı ile Çevre Sağlığı ürünleri (Alkol, Baticon, Oksijenli su, dezenfektanlar gibi 2000 üzerinde ürün ) hiç bir gerekçe göstermeden Veteriner Hekimlere yasaklamış açılan davalar neticesinde bu yasak ortadan kaldırılmıştır. Son olarakta mesleğin doğasına ve 6343 sayılı meslek kanuna aykırı şekilde veteriner hekimin kayıt reçete yazma yetkisi elinden alınmış, 5996 sayılı kanundan alınan güç ile e- reçete sistemi getirilmiş, bu sistemle ilaçlar dizyem dizyem kontrol altına alınmaya çalışılmış hekimlik insiyatifi tamamen ortadan kaldırılmıştır. Uyulması imkansız olan bu sistem yüzünden serbest veteriner hekimler 14 300 tl gibi yüksek para cezalarına maruz kalır hale gelmiş, bir kısım veteriner hekim sırf bu yüzden kliniğini kapatmıştır.
Gerek STK’lar gerek Meslek Örgütleri ile birlikte çalışmalar yapılarak gereksiz bürokrasiye karşı önlem alınmalı, mevzuatta fayda getirmeyen gerekçesiz kurallar temizlenmelidir.
4. Eğitim Kalitesinin düşmesi ve uzaktan eğitim verilmesi :
Veteriner hekimlik mesleği zor ve kapsamlı bir meslektir, hekim adayları 5 yıllık yoğun bir eğitim süreci içinde hayvan yetiştiriciliğinden tedavisine, hayvan ıslahından beslenmesine , zootekniden gıdaya bir çok alanda yoğun ve kapsamlı bir eğitim alır ve bu eğitim sonunda yüksek lisan mezunu olarak hekim ünvanını alarak mezun olur.
Veteriner Hekimlik mesleği öğretilirken tam donanımlı laboratuvarlar, mezbahalar, çiftlikler, uygulama hastanelerine ve alanında etkin ve yetkin öğretim görevlilerine ihtiyaç duyulmaktadır. Gelişmiş ülkelerde veteriner fakültelerinin sayısı 4-5 ile sınırlı tutulurken ülkemizde tüm avrupanın toplamı kadar veteriner fakültesi açılmış ve eğitimin kalitesi düşürülmüştür. Böylelikle hayvan saglığı, çevre ve halk saglığı tehlikeye atılmıştır. Açılan etkin ve yetkin olmayan fakülteler yetmezmiş gibi yardımcı sağlık personelinin yetiştirilmesi için açıköğretimde uzaktan eğitim programları açılmış, hayvana dokunmadan öğrenciler yetersiz müfredatlarla mezun edilmişlerdir. Böylelikle veteriner hekimlik mesleği ağır yara almıştır.
Çözüm olarak veteriner fakültelerinin eğitim sürelerinin 6 yıla çıkartılması, Halk sağlığı açısından önemli görevler yapan veteriner hekimlerin daha iyi eğitim almalarını sağlayacak bir durumdur.
5. Merkezi ve Taşra Teşkilatının bulunmaması :
1984 yılına kadar veteriner hizmetleri Bakanlıkta "Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü"; İllerde "Veteriner İşleri Müdürlüğü"; ilçelerde ise "İlçe Hükümet Veterinerliği"nden oluşan bir yapı içinde yürütülüyordu. 1984 yılında Bakanlık birimlerinin tek bir yönetim ve denetim altında birleştirilmesi düşünülerek 18.6.1984 tarih ve 212 sayılı K.H.K. ile Bakanlığın merkez ve taşra örgüt yapısı yeniden düzenlendi. Daha sonra 212 sayılı Kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkındaki 12.03. 1985 tarih ve 18692 sayılı Resmi gazetede yayınlanan 3161 sayılı "Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun" ile kesin şeklini aldı. Bu düzenlemede, Bakanlık birimlerinin konu ve ürün esasına göre değil, ana fonksiyonlarına göre örgütlenmesi esas alındı. Şu anda tüm veteriner ve ziraat hizmetleri illerde "Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl müdürlükleri"; ilçelerde ise "Tarım İlçe Müdürlüklerinde" yürütülmeye çalışılmaktadır.Bu "Sorumluların Yetkisiz,Yetkililerin Sorumsuz Olduğu" dünya da eşine rastlanması zor ve karmaşık bir kurumsal yapıdır.
Sonuçta hayvan sağlığı görevleri ile bitki sağlığı gibi birbirinden farklı görevlerin aynı birimlerde yapılmaya çalışıldığı sağlıksız bir teşkilat yapısı ortaya çıktı. İl ve İlçe teşkilatlarında müdürlüklerde veteriner hekimler yönetim dışında kalınca salgın hayvan hastalıklarıyla mücadele, hayvansal gıda güvenliği, veteriner halk sağlığı gibi karmaşık ve kritik görevler sahipsiz kaldı ve bu görevler gereği gibi yapılamadı. Çünkü bu görevler ancak etkin bir yönetim, sağlıklı bir teşkilat ve doğru politikalar ile başarıya ulaşabilirdi. Sonuçta ülkemiz salgın hayvan hastalıklarının kol gezdiği; et, süt, peynir, yumurta, bal gibi hayvansal gıdaların kontrol edilemediği; insanların hayvanlardan geçen zoonoz hastalıkların tehditi altında yaşadığı bir ülkeye dönüştük.
hastalıkların sınır tanımaması sebebiyle dünya hayvan sağlığı örgütünün hastalıklarla mücadele kapsamında uluslararası antlaşmalara uygun özerk yapılı mesleki kurallar içerisinde çalışan bir veteriner teşkilat yapısının oluşturulması için gerekli yasal düzenlemelerin acilen yapılması gerekmektedir. Bunun sayesinde halk daha güvenli hayvansal ürünlere ulaşacak böyleliklede halk sağlığı açısından büyük bir koruma sağlanacaktır.
6. Covid-19 Aşılamasında öncelikli sınıfta yer almama :
Viroloji kürsülerinin tek bulunduğu hekimlik alanı olmasına , aşı çalışmalarında yer almasına, aşı geliştirmesine, pandemilerle mücadele etmesini bilmesine , zoonozlarla mücadele etmesine ve tehlikeli meslek sınıfında yer almamıza rağmen aşıda öncelik verilmemiş ve hala aşılanmaya başlanmamıştır.
Tüm veteriner hekimler vakit geçirilmeden öncelik sırasına alınmalı ve aşılanmalıdır.
7. Hayvan ve hayvansal ürünlerin ithalatı :
Tarım ve Orman Bakanlığı Ekim 2019 yılında besilik hayvan ithalatını tamamen durdurduğunu açıklamasına rağmen 2020 yılı Ocak ve Şubat aylarında 108.305 büyükbaş hayvan ithal edildi. Nisan 2020 tarihinde Brezilya’dan alınan 10 bin büyükbaş besilik hayvanın gerekli karantina önlemlerinin ve kontrollerinin yapılıp yapılmadığı belli olmadan ülkeye sokuldu. Ahırdan çatala gıda güvenliğini savunan ve bu alanda uğraş veren veteriner hekimler bu alanda da pasifize edilerek halkın güvenli gıdaya ulaşması sekteye uğratıldı.
Türkiye’nin 1960’ta 27 milyon nüfusa sahipken toplam 72 milyon hayvan varlığı bulunurken bugün 83 milyonluk nüfusa ulaşan ülkedeki hayvan varlığı 68 milyon sınırına inmiştir. Bunun nedeni uygulanan yanlış politikalardır, özellikle serbest veteriner hekimlerin devlet tarafından teşvik edilmemesi ve sahadan uzak kişilerin almış olduğu kararlar neticesinde hem hayvan varlığımız azalmış, hem daha öncesinde kazanılmış olan sağlık başarıları kaybedilmiştir. Tüberküloz, burusella gibi zoonotik hastalıkların sayısı artmıştır. Bunun sonucunda bakanlık hayvancılıkta ve hayvan sağlığında birincil unsur olan veteriner hekimleri desteklemek yerine yurtdışından sağlık kontrolleri ve karantina işlemleri tam yapılmayan hayvanlar ithal edilmiş bunada son 10 yılda 8.5 milyar dolar harcanmıştır. Bu harcanan para sahadan uzak kişiler tarafından ithal canlı hayvan ve et / et ürünlerine harcanmak yerine, sahayı bilen yetiştirici ile birlikte çalışan halk ve hayvan sağlığının vazgeçilmezi veteriner hekimlerin görüşleri alınarak harcansa hem hayvancılık desteklenmiş olur hem de uygun hayvan ırk ıslahları yapılmış olurdu. Yetiştirici hayvan ıslahına kurban edilmez, ülke coğrafyasına uygun hayvanları yetiştirmesi sağlanır ve gen havuzumuz korunmuş olurdu.
İktidar yetkilileri sahadan gelen idareciler seçmek yerine işi ticaretmiş gibi gören idareciler seçmesi sonucunda harcanan onca milli kaynağa rağmen meralarımız yok edilmiş, hayvan gen havuzumuz ıslah çalışması adı altında uygun olmayan hayvanlarla ıslah edilmeye çalışılmış, özellikle serbest veteriner hekimlerin üzerindeki bürokratik baskı dayanılmaz hale getirilmiş, olan hayvan varlığımıza, yetiştiricimize ve halkın güvenli ve ekonomik gıdaya ulaşmasının önü kapatılmıştır. Bu durum dışardan ithalatla çözülmeye çalışılmış bu da işleri içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir.
Son pandemi bize ülkemizin hayvansal ürünlerini kendi kendine yeter şekilde üretmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Eğer çıkartılacak kanunlar bu yönde yapılırsa dışa bağımlılık ortadan kalkacak ve ithalat için harcanan paralar hayvan sağlığı ve ıslahına harcana bilecek bu da ülke için ekstra bir katmadeğer olacaktır. Ülkenin dışa bağımlıktan kurtulunarak tarım ve hayvancılık süspanse edilerek, gelicek nesillere daha kaliteli bir yaşam alanı bırakılarak ekonomik bağımsızlıkta desteklenmelidir. Desteklenecek aile işletmeleride işsizlik sorununu çözecek, insanların alım gücüde oluşacak katma değerle artacak ve ekonomiye fayda sağlayacaktır.
Yukarda kısa başlıklar altında anlattığımız gibi veteriner hekimlik mesleği ülke kalkınması ve halkın sağlıklı yaşaması için kritik öneme sahiptir. Özellikle pandemi dönemi güvenli gıdaya ulaşmanın ne kadar önemli olduğunu bizlere bir kere daha göstermiştir. Bunun yoluda veteriner hekimlerin bürokrasi altında ezilmeden, haklarının verildiği ve iyi eğitim aldığı bir ortamda gerçekleşebilir böyle ülke halkı ve ülke kazanır.
Dr. Veteriner Hekim Ahmet ZENGİNER
Serbest Veteriner Hekim